30 Nisan 2009 Perşembe

Babadan oğula mı..?


''- Ya Muhammed (sallahu aleyhi vesellem)

Ben ve Sen varız. Senden başkasını senin için yarattım''

''Allah'ım,

Sen varsın; ben yokum. Senin gayrını Zatın için bıraktım'' (Mektubat-ı İmam-ı Rabbani 320.mektup)

Kendinde varlık gören insan!

Sen bu kainatta nesin? Yerin ne, cürmün ne?

Bir sarayın içindeki eşyaların vidası, civatasısın. Hiçsin, hatta hiç bile değilsin..

Yaratan ve yarattığı Habibi var..Efendimiz sallahu aleyhi vesellem'in asıl şanı mahşer meydanında bütün peygamberler O'nun sancağı altında toplanınca belli olacak, buyurur mektubat sahibi..

Ve illa Gavs-ı Sani Hazretleri kuddise ve Menzil' ashabının da şanı, nasibi orada belli olsa gerek.

Gördüğüne bakmasını bilmeyen bir ümmet, Allah'ın müjdeleri, ikazlarını, remzlerini idrakten yoksul bir insanlık.

Yukarıdaki hitaplar sende nasıl bir duygu oluşturdu?

Allah bize merhamet etmezse, lutfeylemesse halimiz ne olur. En sevgili olana (sav) ümmet eylemesi, iman nimetini bahşetmesi ve ''takviye olarak'' Menzil diyarının ashabı eylemesi az şey midir? Şükrünü ödemeye aciz bırakan, Alemlerin Rabbi'nin şanı ne kadar yücedir.

Nasipsiz ağız konuşuyor : Babadan oğula diye..!

Heyhat bu ağız İmam Rabbani (ks) yada Hz.Mevlana (ks), yada Hz.İbrahim(as) , Hz.Musa (as)ilah..zamanında yaşasaydı aynı nefsin zebunu olacak ve diyecekti :

''İmam Rabbani oğlu Muhammed Ma'sum'a (binlerce kez haşa) iltimas geçti!

Diğerlerini sen kıyasla Hz.Musa (as) Hz. Harun kardeşler. Hz.İbrahim ve oğlu iki azim peygamber..Örnekler pekçok..

Allah'ın (cc) verdiğine kim engel olabilir.Hidayet sahibi, dilediği yerden dilediği kadar peygamber ve veli seçmeye de kadirdir.

''Babadan oğula..'' diye yaftalamak, -haşa- Allah'a itirazdır ve diyeni helake götürecek kadar ağır bir bühtandır. Cahilane söylenmişse belki cahilin affı vardır amma alim postundakinin maazallah imansız gitmesine dahi sebeptir!

Bizden söylemesi.

29 Nisan 2009 Çarşamba

O(ks) bu ümmete emanet, bu ümmet O'na (ks)..

Asırlardır Kerbala der yas tutar bu ümmet..

Kainatın övüncünün -sallahü aleyhi vesellem- yadigarına, gözbebeklerine, ''reyhanı'' torunlarına sahip çıkamadı bu ümmet..!

Koruyamadı bu ümmet ''cennet gençlerinin efendisi'' seyyidleri..

Allahrasulünün -sallahü aleyhi vesellem- kanı, soyu, torunları, ehl-i beytini..


Bu yüzden seyyidlere karşı hep boynumuz bükük ve mahçubuz.

Bu yüzden ve -sallahü aleyhi vesellem- Efendimiz'e olan sevgimiz ve vefa adına seyyidlere hürmet ve bağlılıkta kusur etmemelidir.

Nasıl ki, İmam Azam (rha) Efendimiz ders okuturken, yanlarından oyun oynarken geçen her seyyid çocuk için hemen yerlerinden ayağa kalkar, edep tutmuşlarsa; bizim de ilk ödevimiz hem seyyid, hem kamil mürşid olan Gavs-ı Sani kuddise sirruh Hazretlerine sahip çıkmamız (kendimizce) şu zamanın ilk meselesi ve işidir.

Bunda sayısız menfaati olan biziz. O (ks) bize en önemli davamız, biricik davamız ''iman kurtarma'' meselesinde zaten sahip çıkmakla kalmıyorlar, büyük günahlarla aramıza-niyet ve ihlasımızca- duvar oluyor, korunma sebebimiz oluyorlar.Yani cismen kendisine ve seyyidlere sahip çıkan biz, manen bize sahip çıkan duacılarımız, klavuzumuz onlar.

Bediüzzaman Hz.(rha): Ahir zamanda milyonlar seyyidler cemaati, Hz.Mehdi (as)'ın öncü ordusunu hazırlayacak, buyurduğu bu azim topluluk; ehl-i sünnet sevadı azamı içinde bir sevadı azimdir.

İyi anlamak, ciddi ve kararlı olmak, bu ''sağlam ve kopmaz kulpa'' iyi yapışmak borcunda olmak, yalnızca bize kazandırır.

Biz gitsek de, gitmesek de; O (ks) ''hayatını, namazını, ölümünü Alemlerin Rabbi için'' zaten ikame edecektir. Bizler hakikatin/imanın şahidleri olarak; ''o gün rehberlerimizle, peşinden gittiklerimizle haşrolacağımız'' şuuru ile Menzil'e ne kadar çok gitsek, az olacaktır.

Oraya gidiş, imanı tecdid etmektir. Her asırda müceddid gelmesi gibi, her gidişte yeniden yenileniriz.

Feda olsun o ehl-i beyte en iyi binekler, meskenler..Elin adamı son model arabalara binerken, Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin (ra) Efendilerimize sahip çıkamamanın, taksiratını bu şekilde affettirmeli değil miyiz?

Yarın -sallahü aleyhi vesellem- bize sormaz mı, zamanınızda yaşayan ehl-i beytime bağlılığınız nasıldı diye!

Kıyl-u kaal imiş ilim..Herkes pekçok şey biliyor ama, an-la-mı-yo-ruz..

''Anlayan'' orada, yaşıyor.

Sen evliya kabri dolaş dur, şu efendi bu efendi dolan dur; nefsini gezdir, ömür sermayeni az değerli olana tüket dur.Sanduka seyredeceğine, gerçeğini seyredip anlamaya baksana ey nefsim!

Kişi böyle sevdiğiyle beraber olacak.Muhabbetli sofi, şeyhini yanına çeker buyurmuştu Muhiddini Arabi (ks) Hazretleri.

Evet bir akşam yattım yatağa, sağıma dönüp Sultanı düşünürken, bir el, sol omuzumu kavradı ve beni usulca salladı. Döndüm baktım, O (ks)..

Adıyaman'a 2bin km.uzaklıktaydım ama ''Gören gözü, tutan eli olurum.O el, uzağa da, yakına da erişir''(kutsi hadisten)

Erişmişti, karşımda gayet net, bana dişleri gözükecek kadar tebessüm ediyorlardı.

Ben muhabbetli değildim (zayıf olduğumdan), ikram edilmişti; haketmediğim bu lütufla sarhoş olmuştum yıllar önce..

Anam babam sana feda olsun ya seyyidAllah.

28 Nisan 2009 Salı

cemaatte rahmet vardır

Şu zamanda talip/mürid/mürid adayı yada benim gibi sevem/muhib; sık sık, bir-kaç ayda bir Menzil'e gitmek ''zorundadır'.


Ve şu zamanda sofi (diyelim de olalım inşallah) mutlaka haftada en az 4-5 kez sofilerle biraraya gelecek başta hatme olmak üzere, birlikte okumalar yapacak.


Hiçbir şey yapamasa 2-3 sofi birbirlerine ailece misafirliğe gidecek. Gitmişken hatme..


Birlikte hemhal olurken her sofi, meclise kalbindeki muhabbetten oratda duran bardağa döker.Diyelim 10 sofi, adam başı 200 gr muhabbet şerbeti döktü..Yalnızken bu ateşlemez ama 200 çarpı 10 = 2 kilo muhabbet eder.


Böyle gramajlı gıda gibi anlattım ama evet bu bir gıda..Ruhun gıdası, kalbin ihtiyacı..


Yalnızlık sofiyi öldüren, cemaate devam etmeyiş sofiyi bitiren en büyük tuzaktır.


Bahaneleri çok bulur nefs..İşte felanca sofi, felanca vekil...


Hayır, sen GüL'e talipsin!


Gül'ün (ks) kokusuna meftunsun..


O zaman varsın sofi dikeni sana (nefsine) batsın..!


Katlanacaksın ol Sultan'ın (kuddise sirruh) bağlılarına.İçlerinde alimi, abidi, evliyası da gizlidir..Cahili, hamı, olmamışıda..


Cahillere Gavs Hazretlerinin bize katlandığı gibi katlanıp, ''iki dudak arasına sahip olan..'' kurtulmuş buyruğu gibi ''susacaksın''.


Ve sofi her duyduğunu cemaate söylemeyecek..(Ki, kişiye günah olarak yeter, hadis meali)


Ne komik şeyler duyuyoruz ve ne büyük vebal..Adam adı sofi, resmen iftira atıyor kapıya.(Ahmak dost, akıllı düşman /Hz. Ali (ra)


Velhasıl sofi, Gül'e gidecek, kuddise sirruh..Birkaç ayda bir..En geç 6 ay..(Bilmiyorum tabi Menzil'in emri tam olarak nedir)


Sanırım en az 6 ayda bir gelinecek deniliyor. sonuçta Adıyaman'a gidemezsen, Hazret (ks) Afyon'a, olmadı İstanbul'a teşrif ediyorlar..Yani, bahane bırakmıyorlar..Maddi olarak, iş, izin gibi mazeretlere mahal kalmıyor.


Tasavvuf -hele de zamanımızda- görsellik, görmek, mutabaattır.


Nasıl namaz kılar, nasıl dua eder, nasıl hayatı ibadet bir insan-ı kamildir, Gavs Hazretleri, bunlar gözlemlenecek ve gönle nakşedilecek. Muhabbet rabıtasına kapı açılacak. (Bu da ayrı bir başlık )


Uzun lafın kısası, sık sık gidilecek..Şehirde/ilçede köyde, mahallede vakıflarda, evlerde hatme ve sohbete iştirak edilecek.


Yoksa bağ gevşer, şeytan kalbi istila eder de haberimiz olmaz.


Özleyeceğiz..


Sevgili Durusn Ali Erzincanlı şiirlerini ve ilahiler dinleyeceğiz, müzik dinlemek yerine.


''Gece yıldızlarını serince göğe, seni görmek için uyumalıyım'' dinleyerek yatağa uzanacağız.


Hasretten yanmanın yolu, kapıya bağlılığı canlı tutmanın ilk basamağı budur.


Menzil'in abdesthanesinde sıra beklerken nefse verilen eziyeti bile özleyeceğiz.


Gavs Hazretleri (ks) bir dağı başında tek kişilik bir cemaattir. Cemaatte rahmet vardır, hadisine bir de böyle bakalım..


Tepeye tırmanırken, sola kıvrım Nemrud puthanesine gider..!


Sağa devam eden ''sağcılar..o ne sağcılar/ ayet meali) Menzil-i maksuda erişir Gavs Hazretlerinin, şevkatli, merhametli ve cemalli/celalli vecdinde temizlenir.


Anam babam sana feda olsun Ey Allahın Seyyidi, Efendim..




24 Nisan 2009 Cuma

Anam babam sana feda olsun Ya SeyyidAllah diyebilmek..


Cezbe ve muhabbet, rabıtaya bağlı olarak seveni (muhib) öyle bir noktaya getirir/getirmelidir ki; "Fedâke ebî ve ümmî ya Rasulallah" diyen sahabe ile aynı zaman dilimini, günümüz insanına yaşatarak: ''Anam,babam sana feda olsun ya seyyidallah'' makamını yaşatsın.


Girizgah yapmadan konuya girdim. Çok insan derki : ''Ah ne olaydı Allahresulü (sav) zamanında yaşayıp ben de "Fedâke ebî ve ümmî ya Rasulallah" diyebilseydim. Oysa müjdeciler, gavs ve veli kullardan yeryüzü hiçbir zaman eksik kalmayacaktır.Bunun sahih hadisler ve büyükler bize haber veriyor.


Bu durumda, Rasülün (sav) varisi evliyadan haberdar olup da, bir kez olsun, O'nun (ks) için Veysel Karani (ks) hz.leri gibi yollar kat edip; O veli kulun pak elini öpüp, duasını almaya erinenler, Rasulullah zamanında da olsalar-belki- çok şey değişmeyecek..Salabe olmak yada Salihler halkasında, nurun hakkını verme çabasında, zamanın kamil velisine bey'at ederek; hem cahiliyye ölümü tehlikesini bertaraf etmek gibi uhrevi bir kazanç, hem de sadakat ve vefa adına, Rasülün (sav) emanetini göz bebeği gibi baş tacı yapmak..


Hem O'nun (sav) torunu/soyu olması hasbiyle ve dahi Allah (cc) dostu kamil mürşid ve Gavs olması sebebiyle, o yollara düşmek için ne çok sebebimiz var.


Biz O'na (ks) himmetine ve yardımına/nazarına hep muhtaç, O (ks) ise merhametiyle bizim için 24 saat duada ve tevbede..Allahu Ekber.Bu 24 saat de yazılmalı..İnşallah.


Kısa yazıyorum yine.Arife tarif gerekmez kısa olsun yine yazı. Bu yazılar ana başlıklar gibi serpişsin buraya.Aslında ilk yazı ve bu yazı etrafında inşallah daha yazmak gerekir. Allah diler ve dostunun himmetini nasip ederse, inşallah diyelim.


23 Nisan 2009 Perşembe

Başlarken..


Bismillahirrahmanirrahim

Hamd, Alemlerin Rabbi olan Allah Teala'ya; selat-ü selam Efendimiz sallahü aleyhi vesellem Hazretlerine, al ve ashabına; dua ve ta'zimler; bu kutlu halkanın yaşamış ve yaşamakta olan evliyasına olsun..

Nefs; sinsi avazları, vesvese ile, insanları iğdiş ederken; Allah Teala, insanlara ''müjdeciler'' (hadis) olarak ''yaşayan iman''ın temsilcileri evliyası ile rahmetinin tecellisini muştularken; duramazdım..!

Evet, duramadım ve O'ndan ne biliyor, ne öğrendiysem buraya dökmeliydim..
Resimlerini burada biriktirmeli, onlara rüyalarımı, yaşadıklarımı/yaşananları ekleyerek; ne zaman kendimde bozulma emraresi/gevşeme görsem; bu durakta, Menzil'e gidemediğim zaman teselli olmalı, hasret gidermeliydim.


Ve tabi bir şekilde yolu buraya düşen muhiplerin, sofilerin yaşadıklarını da burada inşallah okuruz; yazarlarsa!
Bu blog bu gaye ile oluşturuldu. Nasılsa beni hiç kimse tanımıyor ve tanımayacak..Böylelikle riya tehlikesi, ucup belası aza indirgenmiş olacak.


O'ndan (ks) bahsedecek kadar aslında O'nu (ks) ne çok tanıyor, ne de nasibi geniş bazı insanlar gibi yakın çevresinde yaşıyorum..Ama olsun, dedim ya; gönül yangını çoğalsın diye, Hz.İbrahim (as) yangınına (tersinden) odun toplamak gaye..Karınca misali yani.

Oraya gidenler orada kalmak, dönmek istemiyorlar..3 gün kalış izni var..Olmasa izdihamdam adım atılmaz. Oysa şöhret isteyen biri sınırlama getirmez, isteyen istediği kadar kalırdı. Buna dikkat!
3 gün kalış izninde birçok hikmetler var..Bir ara döneriz bu konuya inşallah.Bu ilk yazılmış malaesef acele yazılmış bir yazı.Çünkü az önce blog oluşturuldu ve mutfak çalışması yapmam gerekiyor..Belki sonra yazıyı yayınlandığı halde tekrar gözden geçirip, güncelleriz.
Şimdilik bu kadar..